6 Şubat 2023 Pazartesi. Her haftanın ilk gününde yaptığımız gibi yine bu pazartesi için de, ajandamıza not düşerek, programlar yapmıştık. Haftanın ilk gününde ve akabindeki günlerde; randevularımız vardı, iş görüşmelerimiz olacaktı, yapacağımız ziyaretleri sıralamış, alışverişleri planlamıştık, vs. Daha neler neler…
Ama en büyük ve esaslı programın; yeni haftaya başlamadan, gün ışımadan gerçekleşeceğini ve bizim programlarımızı yerle yeksan edeceğini, herhalde, o an düşünememiştik. Herkesin bir hesabı ve programı, Allah’ın da bir hesabı ve programı vardı.
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’da depremle (zelzele) ile ilgili olarak kendisine sorulan bir soruya verdiği:
“O musibetteki gazab ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var. Çünki o masumların fâni malları, onların hakkında sadaka olup, bâki bir mal hükmüne geçtiği gibi, fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevi şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazab içinde bir rahmettir.” şeklindeki cevapta da öğrendiğimiz kadarıyla depremde vefat edenler şehit hükmündedir.
Asrın felaketi olarak kabul edilen ve 14 yıldır ikamet ettiğim Kahramanmaraş’ta yakalandığımız 7.7 ve 7,6 şiddetindeki depremler bize birçok şeyi daha iyi idrak etmemiz gerektiğini elbette gösterdi.
Bu deprem, birçok hususu, asla unutamayacağımız şekilde zihnimize kazıdığı gibi, başta yetililerin basiretsizliği olmak üzere şunları da bir kenara kalın puntolarla not etmemizi sağladı:
-Yıkılan binaların enkazında, karla karışık molozlar arasında kurtulmayı bekleyen ‘canların’ yardımına zamanında koşmayan ve müdahaleyi organize edemeyen yöneticiler,
-Kahramanmaraş Hürriyet Mahallesindeki kapalı spor salonuna doluşan mahalleli depremzedelere ancak 17 saat sonra uğrayan ve kendisine, “Başkanım ekmek yok, parayla da mı bulamayacağız?” diye soran depremzedelere, bu konuda hiç bir hazırlığı ve planı olmayan başkanın sadece “Fırınları çalıştırabilirsek ekmek çıkarttıracağız.” demekle yetinen Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek,
-Depremle ilgili bilgi almak için mikrofon uzatan muhabiri, bilgi vermek yerine, koruma görevlisine tartaklatan, açıklamalarında da hiçbir veriye dayanmayan “Yıkılan binaların %99’u 1999’dan sonra yapılanlardır.” diye ‘buyuran’ Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan Hayrettin Güngör,
-Yıkılan binaların altında şubesi bulunan, enkazda imdat sesleri yükselirken, bu seslere kulak tıkayıp getirttikleri iş makineleriyle enkazda para kasalarının peşine düşen banka yetkilileri,
-Kıyameti andıran bu felaket zamanında her bakımdan çaresiz kalan vatandaşın telefonlarına cevap vermeyen, taleplerine kulak tıkayan muhtarlar,
-Milletin büyük fedakârlıklarla gönderdiği yardımları dağıtamayan, koordine edemeyen yetkili ve idareciler,
-Depremle ilgili ilk açıklamasında depremin vurduğu şehirleri açıklarken, taş üstünde taşın kalmadığı Adıyaman’ı saymayan AFAD,
-Gönüllü kurtarma ekiplerinin canhıraş çalışmalarında, canlıya ulaşmaya yaklaşılmışken gönüllü kurtarma ekibini bir tarafa iterek uzaklaştırıp enkazın başına geçip canlıyı kurtarma esnasında göstermelik el atıp kameralara ‘işte bir kurtarma daha’ diye poz veren ve tribüne oynayan ‘affedilmez’ AFAD ekipleri,
-Depremin ilk günlerinde ortalıkta görünmeyip, günler sonra, ‘fotoğrafçılarıyla’ enkaz bölgelerinde arz-ı endam eden siyasetçileri,
-Yıkımlarda sadece müteahhitleri öne çıkarıp suçun bir başka ortağı olan belediyeleri perdelemeye çalışan ‘uyanıklar’,
-Gerçekleri yazmak gibi kutsal bir yükümlülüğü olmasına rağmen, sosyal medyada hala bazı siyasilerin şakşakçılığını yapmaya devam eden ‘güzide’ basın mensupları,
En başta hayata tutunma sebepleri olan aile fertleri olmak üzere; her şeyini kaybetmiş ve acıların en büyüğünü yaşayan depremzedelerin duygularından rant devşirmeye çalışan sosyal medya ‘hastaları’,
…Vee başkaları…
Bizler sizi unutmayacağız. Unutmayacağız ki, tarih de affetmesin.
Ramazan AYDIN (12.03.2023)
KAHRAMANMARAŞ