Tarih boyunca azgın toplumlar helak olmuş, ama bu toplumlara önce bir peygamber gönderilmiş; uyarılmışlar, ıslah olmaları istenmiş. Uyarıları dikkate almadıklarında ise helak olmuşlar. Sevgili Peygamberimizden sonra ise başka bir peygamber gelmeyecektir. Bu sebeple bizim helak olmamız da yakın gibi görünüyor.
Pandemi yaşandı ama bizi akıllandırmadı. Deprem, adeta çocuk oyuncağı gibi geldi geçti. Bütün bunların üstüne, her şeyden ders alıp doğruya yönelmemiz gerekirken, aksine azdıkça azdık. Sanki sonumuzun yakın olduğunu haber veren alametler karşısında bile duyarsız kalıyoruz.
Bir bakıyoruz, İzmir’de erkek erkeğe telli duvaklı düğünler yapılıyor; işin ilginç yanı, bunu alkışlayanlar da var. İstanbul’da mezarlıkta, apartman boşluğunda gündüz vakti ahlaka aykırı durumlar yaşanıyor. Antalya’da rezalet haberleri bitmek bilmiyor. Üniversite bahçelerinde açıkça uygunsuz davranışlar sergileniyor. Gün geçmiyor ki, ailelerin ve çocukların vakit geçireceği parklar dahi fuhuş yuvası haline gelmesin.
Bu olayların ardı arkası kesilmiyor. Sağdan bakıyorum rezalet, soldan bakıyorum rezalet. Her geçen gün toplum olarak dibe batıyoruz. Deprem mi olur, yangın mı çıkar, hastalık mı yayılır, kıtlık mı olur, savaş mı patlak verir, orasını bilemem; ancak felaketlerin başımızın üzerinde dolaştığı bir gerçek.
"Türkiye’de Müslüman kalmadı" demek çok mu ağır olur, bilemiyorum; ama belki toplumun yüzde 4’ü dindardır demek daha doğru olabilir. Kendimize dikkatlice bakarsak, bir hakikati görebiliriz: Biz zalim bir toplum haline geldik. Dürüstlük, insanlık bitti; herkes birbirini kandırma peşinde. Bu toplumu nasıl ıslah edeceğiz? Allah korkusu yok, kanun neredeyse yok!
Bugün 27 Ekim 2024 Pazar. Daha güzel, daha keyifli bir yazı yazmak isterdim ama olmuyor, dostlar. Bu toplum kendi kendini düzeltmezse helak olmamız gerçekten yakın. Allah bu toplumu ıslah etsin. Kötülüğü yaymak da, kötülük yapmak kadar büyük bir günah. Allah bizleri korusun.
Hayırlı günler dilerim.