Bu gün Şehrimizin en büyük sorunu nedir? Diye sorsanız, hiç kuşkusuz ulaşım ve otopark cevabını alırsınız. Aslına bakarsanız ivedilikle çözüme kavuşturulması gereken herkesin ortak problemi ulaşım ve otopark, fakat ya görmezden geliniyor, ya da kulaklar tıkalı…
İki sorunda birbiriyle ilintili, birine çözüm bulunduğunda diğer problemden kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Trafiğe katkı sağlaması gereken toplu taşıma da bir şehirde sorun oluyorsa, çözümü deneme yanılma yöntemleri ile yapbozculukla, otobüslerin güzergâhlarını değiştirerek çözüme kavuşmayacağı aşikârdır.
Normal şartlarda, trafiği azaltmak ve akabinde de otopark sorununu çözüme kavuşturmak için vatandaşın toplu taşımaya yönlendirilmesi gerekir. Toplu taşımadaki problemler vatandaşı araç sahibi yapmaya teşvik ediyor. Toplu taşıma sisteminin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Yolcu şikâyetçi, şoför şikâyetçi, Mülk sahibi şikâyetçi, Trafikte aracıyla seyreden vatandaş şikâyetçi. Buna rağmen gözle görülür kalıcı bir çözüm üreten yok. Şehrin doğusuyla batısını birleştiren raylı sistem üzerinde duruluyor şimdilerde, Projesiydi, yapımıydı nereden baksanız en az iki yıl gerektirir. Sorun ise beklenmeyecek kadar büyüktür. Sorun bu kadarla da bitmiyor. O kadar lüzumsuz trafik ışığı var ki belli bir yerden sonra ışıkta kar etmiyor. Trafik polisleri el atıyor tıkanan trafiğe. Kanaatimce zamanında trafiğe çare olarak düşünülmüş ya da bakılmış ki sağa dönüşler trafiği yavaşlatıyor, hemen oraya sağa dönüş yasağı getirmişler, sola dönüş yavaşlatıyor oraya da sola dönüş yasağı koymuşlar. Şimdi bu sağa sola dönüş yasakları ayrı bir sorun oluyor.
En basit bir sorun, sabah ve akşam trafiğin en yoğun olduğu zamanlarda 4 – 5 otobüsün şehir merkezi duraklarına aynı anda girmesi, girmesi dediysem lafın gelişi, bir bilemedin iki araç durağa giriyor. Geride kalan 2- 3 otobüs dev cüsseleri trafiği tıkamakla meşguller. Madem elinde, hangi otobüsün nerede ve ne zaman geleceğini gösteren teknoloji var. Şehir merkezine giren otobüsleri birer dakika ile duraklara yönlendirmek çok mu zor?
Birde eleştirmek için değil gerçekten öğrenmek için soruyorum. Dolmuşlar varken ayakta yolcu almak yasakken, otobüslerde niye serbest. Arada bir fark varda ben mi göremiyorum? Hal böyle olunca şoföre otobüsün dolduğuna bir türlü ikna edemiyoruz. Yazık değil mi vatandaşa?
Gelelim otopark sorununa;
Otopark sorununu görmemek için kör olmakta yetmez. Çünkü artık araçlar kaldırımlara park edilmeye başlandı. Hem de şehir merkezindeki caddeler fahiş fiyatlardan otopark olarak kullanıldığı halde. Buradaki konulan fahiş fiyatlar araçların buralara park etmesini önlemek ve caydırmak maksadıyla ayarlanmış, yetkililer öyle söylüyor. O zamanda insanın aklına hemen yaya(a)laştırılamayan Trabzon Caddesi geliyor. Hani şu şehrimizin en büyük açık alan otoparkı olan. Yakın tarihte bir kaç otopark hizmete girecek. Fakat çok bir olumlu yansıması olacağı kanaatinde değilim. Şehrimizde toplu taşıma sistemi kişileri araç sahibi yapmaya teşvik ettiği sürece de bu park sorunu da ulaşım sorunu da çözülmez. Kötü toplu taşıma milleti araç sahibi yaparmış. Derler ya işte öyle bir şey.
Ayrıca, görünen o ki önümüzdeki yıllarda da Büyükşehir Belediyelerinin bütçelerinde en büyük harcamaları toplu taşıma yatırımları harcamaları oluşturacak .Yapılacak köklü planlamalarla kamuyu zarara uğratmadan daha az maliyetle kurulması mümkün olabilecektir.Yeter ki istensin.
Hoşça ve Dostça Kalın.