Korona Virüsten 22 Aralık 2020 tarihine kadar 19 bin 256 can verdik, bu bilinen bir de kalp krizi ve beyin kanaması sebebi ile ölenleri de ilave edersek bu yasının 50 bin üzerinde olduğu tahmin ediliyor.. 282 sağlık çalışanı Korona Virüs den vefat ederken, bir bu kadarı da kalp krizi ve beyin kanaması sonucu öldüğünü biliyoruz.. 2020 yılının vebası olan Korona Virüs : yakaladığını hastane de öldürüşe öldürüyor, öldürmez ise iyileştim diye evine gittiğinde beyin kanaması, veya kalp krizi sonucu maalesef öldürüyor.. Dolayısı ile korona virüsü yenerek evine dönenler: Sık sık kan tahlili yaptırarak, sağlığına dikkat etmeleri, doktorlarının tavsiyesine uyarak kendi sağlıklarını korumaları gerekiyor.. Bir de doğal yoldan kan sulandırmanın yolu : yeşillik yemekten geçiyor, akşam sabah bol yeşillik yiyerek sağlıklı kalmaya bakanı.. Mesele şu ki : İç işleri bakanlığının yıl başı öğlencisini yasaklamasına rağmen: Otellerde parti yapacağız dediler, devlet onu da yasakladı.. şimdi ise , Bağ evleri, sahillerde yazlıklar, villa kiralayarak ille de eğleneceğim diyen bir kesimi görüyoruz. Buradan TBMM çatısı altında bulunan tüm vekillere sesleniyorum: Bir kanun çıkarın, yasaklara uymayanlar , Korona Virüs den ölenlerin katili olarak yargılansın.. “ Bana bir şey olmaz “ diyerek maske takmayanlar var ya ! polise karşı gelen, rezillik çıkaran o kişiler cinayet suçundan yargılansın..! Bugün çok sevdiğim bir doktor arkadaşımız: Ben hepinizi seviyorum, ne olur sizlerde biz doktorları sevin!” diyerek İstanbul da can verdi.. Böylece 282 doktor ve sağlık çalışanı Korona Virüse yamalanları tedavi etmek için canlarını verdiler.. Sağlık Ordusunun 282 Şehidinin yaşama hakkı yok mu ? Yılbaşı eğlencesi yapacağız, partimiz var diyerek reklam yapanlar, Gece kulüpleri, kapalı ise bağ evinde yaparız, sahilde yazlıkta yaparız, villa kiralar orda yaparız diyerek reklam yapanlara soruyorum: Korona Virüs den ölen bunca insanın yaşama hakkı yok mu ? Hukukçu milletvekillerine sesleniyorum: Cinayet sadece tabanca , tüfekle değil, ekmek bıçağı ile, yemeğine zehir koyarak, bir yerden aşağı atarak, bulaşıcı hastalığı başkasına bulaştırarak onun ölümüne sebep olmakla da işlenir.. Sorumsuz : “ Bana bir şey olmaz, maske takmayacağım” diyen kişiler bugün Türkiye de ve Dünyamız da cinayet işliyorlar.. bunlar katil, bu sebeple acil olarak kanun çıkarılması gerekiyor.. Demokrasi diyoruz, özgürlük diyoruz, ama bunun da bir sınırı var, senin özgürlüğün benim özgürlük sınırımda biter, hani ülkelerin toprak sınırları, ülkelerin denizde sınırları var ya işte öyle, toplum işinde yaşıyorsak, herkes sınırını iyi bilmek zorunda, sınır ihlali yapanın cezası verilmeli.. Dünyayı bırakalım, Türkiye de öncelik kendimize bakalım.. Düğün, Cenaze, Taziye yemeği, nişan veya yaş günü partisinden bir kişi 10’larca kişiye virüs bulaştırıyor.. sonra : ölenler göz yaşı ! Akşam televizyonda haberleri izliyoruz: Humar haneye çevrilen eve borç para almaya gidenler, lokanta da yemek yerken yakalananlar, paket için sıra bekliyorduk diyenler, yaş günü partisine , geçerken ne oluyor diye uğrayanlar, bahane çok.. 82 milyon nüfusumuz var ! Salgın çığırından çıkar, nüfusun yarısı ölürse ülke olarak ne hale geliriz bunu hiç düşündünüz mü ? Bugün Avrupa Ülkeleri sınırlarını kapadı.. içe kapandılar, bizde hiç olmazsa 21 gün şehirler arası ve şehir merkezi ilçe arasında kapıları kapatarak tam izole olmazı gerektiğine inanıyorum.. Kanun ve kurallara uymayanlara ağır cezalar getirilmeli.. TBMM deki Sayın vekillerimiz acil kanun çıkarmalı.. yada Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanun hükmünde kararname ile yasaklara uymayanlar ağır para ve hapis cezası verilmesi için karar name çıkarması gerekiyor.. Özellikle : Yılbaşında , bana bir şey olmaz diyerek parti düzenleyenlere göz açtırılmamalı. Bu sene yıl başını evde hanım ve çocuklarımızla geçirmeliyiz.. Bizden söylemesi.. İyi günler.