Bugün sizlerle dertleşmek istiyorum.. Allah herkese : Başını sokacak bir ev , sahih komşu, güzel dostlar versin ! İstiklal mahallesin deki : evimizden 5 yıl önce çıktık..
Yamaçtepe Mahallesindeki Abdi Bora Yüzbaşı sitesinde geçen beş yılın sonunda evimizde iki geceden beri uyumanın huzuru içindeyim..
Burada da yeni dostluklar edindik, İsmail bey, Durmuş bey, Çetin bey, Ali hocam güzel dostlar ve aileler hepsi ile kardeş olduk..
Uzun Çarşı üzerinde: Şehzade sitesi : 6 blok biz en son F blokta ki evimizin balkonundan aşağı bakarken, geçmiş beş yılın sorgulamasını yaptık..
Beş yıl önce : Kentsel dönüşüm sebebi ile evimizi boşalttık, geçtiğimiz Cumartesi günü ise yeni evimize taşındık.. Taşınmak da öyle kolay değil dostlar..
Kırılan- döküleni görmeyeceksiniz , evde oda paylaşım kavgasını duymayacaksınız, yoksa hayat çekilmez oluyor. Öyle oldu, böyle oldu, geç kalındı uzadı ama netice olarak bugün evimize taşındık..
Her olayın bir hikayesi vardır ! : Taşınmak , ev taşımak bir hikayedir. İyiki yük taşıma asansörleri yapılmış, yoksa bu kadar ürünü 15. Kat çıkarmak mümkün değildi.. verdiğimiz para da bir şey değil dostlar..
Bugün gördüm ki : hanımlara göre , erkekler daha sabırlı.. daha ılımlı düşünüyor..
Bizim hanım çağırıyor : Bekir şu da eksik ! Bende diyorum ki : Yeni evin eksikleri bitmiyor ! Avize yok: olmasın, kiracılıktan kurtulduk ya ! yetmez mi ? Banyo, Tuvalette havlu asacak yok , olsun kiracılıktan kurtulduk ya ! havluyu da kapı koluna asarız..! Yeterince perde yok : olsun kiracılıktan kurtulduk ya !, camlara gazete yapışırız ! olmaz mı ? Ayakkabılık yok: olsun kiracılıktan kurtulduk ya..! ayakkabılarda yerde dursun !..
Salon takımı yok : olsun, yere döşek atar üzerine oturuz önemli olan evimizdeyiz ya olmasa ne çıkar ! evimdeyim yetmez mi ? Balkona bahçe takımı gere ! olmasın ne olacak evimizdeyiz..
Yere minder serer oturuz diyorum ama hanım ve çocuklar benim kadar mutlu olmuyor..
Her şey tam olsun istiyorlar, bende istiyorum ama olmuyor !
Bende sazı elime alıyorum: eski defterleri karıştırıyorum..
Evimizde : telli dolap vardı, etimizi , yemek artanını bunun içine koyardık, buz dolabına ne gerek diyorum.. üstelik delli dolabın elektrik masrafı da yoktu..
Evimizde : idare ve Gaz Lambası vardı: Avizeye ne gerek..
Gaz lambasına yatarken püf derdik iş biterdi..
Yerde : çul ve çapıt kilim vardı: Halıya ne gerek !..
halın var mı derdin var ! yazın bir de halı yıkamacı arayacaksın ! oysa çulu yıkan , sıkan kurutup üzerine oturun !.. Bir tenekenin içine tabakla köz koyarak kursu kurar etrafında otururduk, kalorifere ne gerek var !..
Bir avuç köz yeter be dostlar !..
Evimizde bir kazanda çorba “ Şora” pişerdi, leğene döker , çal kaşığı kalmasın bulaşığı derdik, porselen takımına ne gerek ! diyorum da beni konuşturmuyorlar..
Hangi çağda yaşıyorsun ? diyen çocuklar şunu istiyor:
Her odada internet, televizyon, bilgisayar olacak..
Çul yerine : Halı olacak.. Minder yerine: Mobilya takımı olacak..
Telli dolap yerine : Buz dolabı al diyorlar, Leğen yerine: Çamaşır makinası istiyorlar..
Kül ve kil yerine : Sabun – şampuan , deterjan istiyorlar..
Ocak veya Soba yerine : Kalorifer istiyorlar..
Bugün anladım ki : Kuşaklar arası çatışma dedikleri bu olsa gerek....
Ben akşam yemeğinde : bir , bir tek yemek bulursam mutlu oluyorum, çocuklar, çorba ile başlayacak, salata ve soğuk – sıcak yemekleri, üzerine tatlısı kahvesi olursa mutlu oluyor..
Bana bir tıngırdayan Radyo yeter diyorum: onlar televizyon, internet istiyor dostlar..
Hanım ve çocuklar duymasın ama ! : eski düzenimiz bundan çok iyidi be dostlar..
Neyse yüreğim yanık ! dert bir değil kervan kervan..
Sabah eksik listesi ile uyanıyorum, akşam yatarken, o da eksik, buda eksik , şuda eksik diyerek uyuyorum… Sanıyorum : Bu dava beş yıl devam eder diye düşünüyorum..
Ev taşımak 7,5 şiddetinde depreme eşit olduğunu gördük , Allah herkesi kiracı olmaktan kurtarsın duam ile İyi günler