30 Camii de teravih namazı !
Güzel arkadaşlarımız vardı ! her gün akşam bir cami de olmak üzere 30 ayrı camide teravih namazı kılardık..
Yine Güzel dostlar vardı Ramazan ayı haricinde : Her Cuma ayrı bir cami de Cuma namazı kılar namaz sonrası ağamızın öğle yemeği ikramını alırdık..
Ramazan ayı ayrı bir güzeldi.. Teravih namazından sonra sahura kadar oturur, çay kahve içilir, Köroğlu hikayeleri okunur, Güreş Tefrikaları ile hoş sohbet olur, sahur yemeğinden sonra yatılırdı.. az bir uyku ile sabah erken de işe gidilirdi.
Ramazan ilk 10 günü ayrı bir heyecan sebebi idi.. çünkü her aile ilk 10 günde bir birini ifatara çağır, iftar yemekleri yenirdi.. 2. 10 gün ayrı bir heyecan yaşamamıza sebep olurken, komşu iftarları ile Ramazan ayının ortası bir başka güzel olurdu..son 10 gün çok önemli idi..
İtikâf Girmek !
Kahramanmaraş’ta eski camilerde hücre veya üst katı olan camilerde son 10 gün itikaf girmek çok önemli idi..
Belli yaşa gelmiş, ekonomik durumu iyi olan Maraşlı Hac gider gibi itikaf’a girmek için camii içinde yerini alırdı..
Maraşlı Ramazan ayının son on gününde, gece gündüz bir camide kapanıp ibadet etmeye, itikâf denir. Ramazan-ı şerifte itikâf, müekked sünnettir. Ancak itikâf, sünnet-i kifâye olduğu için bir mahallede birkaç kişi itikâfa girerse, diğerlerinin bu sünneti yapması gerekmez. İmkânı olanlar itikâfa girmeli. İtikâf eden, camide yiyip içer, yatar. Abdest için dışarı çıkabilir. Birkaç hadis-i şerif:
(İtikâfta olan, günahlardan uzaklaşır, her iyiliği işlemiş gibi sevaba kavuşur.) [İbni Mace]
(Bir devenin iki sağımı kadar itikâf eden, bir köle azat etmiş gibi sevab kazanır.) [Tenvir]
(Ramazanda on gün itikâf eden, iki defa [nafile] hac yapmış gibi sevab kazanır.) [Beyhekî]
(Allah rızası için bir gün itikâf, insanı Cehennemden çok uzaklaştırır.) [Taberanî]
Sünnet iki türlüdür: Sünnet-i hüda ve sünnet-i zevaid. Camide itikâf etmek, ezan okumak, ikamet getirmek ve cemaatle namaz kılmak sünnet-i hüdadır. Bunlar, İslam dininin şiarıdır. Bu ümmete mahsustur. (Hadikat-ün-nediyye)
Mahalle cami de itikaf’a girene mahalle sakinleri iftar ve sahur için yemek getiriler, Bayram da bunların elleri öpülürdü.. Çünkü 10 gün boyunca dünya kelamı konuşmayan günahlarından arınmış kabul edilirdi..
Ramazan bayramının böyle bir anlamı olurdu..
Çörek- Yardımlaşma !
Kahramanmaraşlı Ramazan ayının son 10 gününe girdiğinde evlerde hoşaf , fırınlarda çörek pişirme sırası başlardı..
En az pişiren iki zembil yaklaşık 100 kilo çörek pişirimi yapardık.. çörekler fırında, sırada bekleyenlerin bir birine yardım etmesi ile açılır, fırıncı pişirir, zembille eve gelir, çocuklar bir yandan komşulara 3 er- beşer çörek dağıtırken, diğer kısmı yere serilerek soğuması beklenir , sonra Bayram da gelenlere çay veya hoşafla misafirlere ikram edilirdi..
Bu sebeple: Bazıları Şeker Bayramı dedeği gibi , Maraş’ta ise Çörek Bayramı denirdi.. Hocalarımız ilim adamları, her ikisinin de yanlış olduğunu bu bayramın adının Ramazan Bayramı olduğu – Fıtır Bayramı olarak bugün düzeltir gibi olduk..
Şeker Toplama
Bayram da : Bayram namazı sonrası bayramlıklarımızı giyerek, komşuları bir bir ziyaret ederek ellerini öper, şeker toplardık, sonra oturur evde şekerimizi sayardık, kim çok toplamış diye.. zengin olan komşularımız hem şeker verer hemde para verirdi..
Zekeriya Ustamın Elini Öpmek !
Bayram sabahı en büyük parayı : Ustam tenekeci Zekeriya ustanın verirdi.. anne baba, komşuların elini öptükten sonra : Zekeriya ustama koşardık.. elini öpmeye gittim, bozuk paraları ayakkabı içine koymuştum, Zekeriya ustamın kızı Nurten ile benim paralar bir birine karıştı.. ikimiz bir başladık para senin benim diye kavga ve ağlamaya , Zekeriya ustam, tüm bozuk paraları bana verdi, Nurten kağıt para vererek susturdu.. hem de Eli tüfekli paradan.. eli tüfekli para eskiler bilir elif tüfekli parayı..
Bugün bizim Ramazan Bayramı ile anlatacağımız hatıralarımız var, ya bugünün çocukların yarın anlatacak neyi olacak merak ediyorum..
İyi Bayramlar