Nefsimizin bir oyunudur ve şeytanın bir hilesidir, Dünya’daki asıl varlık nedenimiz ve neden burada bulunduğumuz hakkında çok az düşünüyoruz ya da hiç düşünmüyoruz. Sanki bu Dünya bir yazlık yeri, bir tatil ve dinlenme yeri, gezmeye, tozmaya ve eğlenmeye gelmiş gibi bir hâlimiz var. Hep iyi, güzel, tatlı, huzurlu, müreffeh ve dört dörtlük bir hayata gönderilmişiz gibi acaip bir duygu ve yanlış bir düşünce içindeyiz. Diyelim ki, böyle bir Dünya’ya gönderildik, o vakit ölüm neden var? Yani burada her şey güllük ve gülistanlık olacaksa, biz neden ölüyoruz? Burası huzur ve mutluluk yeri, burası keyif ve eğlence mekanı ise biz neden burayı bırakıp da başka yere gönderiliyoruz? Bu soruların üzerinde kafa yoran bir akıllı insan şunu anlıyor, “burada herkes ölüm anına kadar hep huzur ve güven içinde, hep mutluluk ve güzellik içinde olsa bile bu dahi mutluluk vermez, bu dahi huzur vermez.” Çünkü ufukta ölüm var. Burada her şey dört dörtlük olsa dahi, o bile yeri gelir, rahatsızlık verir. Çünkü bu Dünyanın formatı buna uygun değil. Bu Dünyanın formatı ve kurgusu ölüm üzerinedir. Ölümün olduğu bir Dünya’da sorular bitmez. Ölümün olduğu bir Dünya’da kimse havf ve reca duygusundan kurtulamaz. Havf ve reca, umut ve korku arasında olmaktır. Bu Dünya’nın formatı havf ve reca, umut ve korku üzerinde kurgulanmış ve ayarlanmıştır. İşte bu format ve ayar üzerinde tefekkür etmek, burada sonsuz bir huzur ve mutluluk aramamak gerekir.
Dünya’yı Dünya olarak bilmek, kurtuluşun ilk anahtarıdır. Bu bilinç bizi düşünmeye ve sabırlı olmaya, şükür içinde davranmaya yönlendiriyor.
Evet, “Unutmayalım burası Dünya’dır.”
Şimdi, sözü şiire bırakıyorum. Yine aynı mantıkla düşünceye ve bilinçli olmaya çağırıyorum:
BURASI DÜNYA
Burası Dünya! Elbet mevcut olacak Habil ile Kabil.
Tek tip insandan müteşekkil bir hayat, ne kabil.
Burası Dünya! Yollar çeşit çeşit, kutuplar çift.
Kiminin kalbi bembeyaz, kiminin kapkara zift.
Burası Dünya! Kimi umut verir, kimi umutsuzluk.
Rahman’dan gelen iyiliktir, şeytandan huzursuzluk.
Burası Dünya! Sabır eden de var, isyankâr da var.
İçinde huzur varsa her şey geniş, aksi hâlde dar.
Burası Dünya! Ebu Bekir'e de, Ebu Cehil'e de mesken.
Birisi huzur veren bir gül, diğeri de acıtan bir diken.
Burası Dünya! Herkes hayrı ya da şerri seçmede serbest.
Kimisi bilinçli, aklına uyar, kimisi de nefsiyle sermest.
Burası Dünya! Akıp gider sabah akşam, gündüz gece.
Hayat kimine sabır ve mücadele, kimine keyif ve eğlence.
Burası Dünya! Ancak zıtlıklarla kaim, öyle ayakta durur.
Bir tarafta hoşgörü ve tevazu, diğer tarafta kibir ve gurur.
Burası Dünya! Kurt ile kuzu aynı ovada yayılır.
Kimisi laftan anlar, kimisi de ancak Ahirette ayılır.
Burası Dünya! Çalışma ve ekim yeridir, hasat yeri değil.
Tehlike ve korkunun olmadığı tam rahat yeri değil.
Burası Dünya! Burası Dünya! Burası Dünya! Artık anla.
Sabır, şükür ve ibadet içinde, ancak kurtulursun imanla.
Burası Dünya! Herkes fani, baki kalmak Allah’a mahsus.
Ey İnsanoğlu hesap günü var, ya hayır söyle ya da sus.
Ahmet SANDAL