*“Her kim sözünü yerine getirir ve
kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları
(takva ehlini) sever.” (Âl-i İmran, 76)
Çocuk anneyi sevdi, anne de çocuğu.
Unuttular Dünyayı, unuttular varı yoğu.
Su toprağı sevdi, toprak da suyu.
Şırıl şırıl aktılar, nehirler, dereler boyu.
Orman ağacı sevdi, ağaç da ormanı.
Onlarla soluduk nefes nefes dermanı.
Sema yıldızları sevdi, yıldızlar da semayı.
Gözlerimize ışık bildik güneş ve ayı.
Bulut yağmuru sevdi, yağmur da bulutu.
Bazen oluk oluk bıraktı, bazen sıkıca tuttu.
Kalem kağıdı sevdi, kağıt da kalemi.
Baştan baştan ilim ile donattık alemi.
Gece gündüzü sevdi, gündüz de geceyi.
Zıtlar arası uyumda çözdük bilmeceyi.
Ferhat Şirin'i sevdi, Şirin de Ferhat'ı.
Aşk için terk eyledik keyfi ve rahatı.
Allah takva ehlini sevdi, takva ehli de Allah'ı.
İşte bu rabıtada bulduk biz huzur ve felahı.
Takva ehli cenneti sevdi, cennet de takva ehlini.
Takva için tutmak gerektir elini, dilini ve belini.
Ahmet SANDAL