ŞEHİR VE İLETİŞİM - 2
(Yazımınız birinci bölümünün sonunda, şehre bir iletişim uzmanı gibi bakmayı tavsiye etmiştik)
Şehre bir iletişim uzmanı gözüyle, hassas bir biçimde baktığımızda onu kendimize daha yakın görürüz. Kendimizden bir parça biliriz. Kendimizden bir parça gördüğümüzü daha fazla düşünürüz.
Gelin düşüncemizi biraz daha yoğunlaştıralım. Şehrin ve şehirde cansız gibi gördüğümüz her varlığın bizle iletişim kurmaya hazır varlıklar olduğunu düşünün.
Düşünün ve “şehir ve iletişim” hakkında kafa yorun.
Ben kafa yordum. “Şehir ve iletişim” dediğimde şunları düşündüm.
Başta, “her sabah, selamsız ve sabahsız yanımızdan geçen insanlara seslenmek” istiyorum. Şehirde selamsız-sabahsız yanımızdan geçenler var ya! Onlardan çok şikâyetçiyim. “Ağaçtan, duvardan, aydınlatma direğinden, beton duvarlardan farkınız olsun.” Kaldı ki, onlar dahi bizi dinliyor, bizi selamlıyor. Biz görmesek de, duymasak da. Yukarıda söyledik ya!
İkinci şikayetim “asık suratlılar” hakkında. Neden gülmüyorsunuz? Derdiniz mi var? Dertsiz baş olur mu? Yine de gülün, gülümseyin ve tebessüm edin.
İletişim kurun iletişim. Öyle zor bir şey değil iletişim kurmak. Basit ve masrafsızdır. Allah’ın verdiği nimetlerin hakkını verin. Gülümsemek bir nimettir. Bu nimeti neden kullanmıyorsunuz? Keşke herkes gülümsese. İletişimde en masrafsız, en hızlı ve en etkili metot “tebessümdür, gülümsemektir.”
Bakın ve dinleyin, uzmanlar ne diyor? Gülümserken 17 kasımız çalışır, kaş çatarken 43 kasımız çalışır. Neden kolay olanı seçmiyoruz da zoru seçiyoruz. Kolay olan gülümsemek iken, neden kaş çatıyoruz? Düşünmek gerekir.
Siz düşünürken, ben yazmaya devam edeyim. Evet, “iletişim, iletişim, iletişim” diyoruz nedir bu iletişim, isterseniz, biraz da bundan bahsedelim.
İletişim, en az iki kişi arasında bilgi, duygu ve düşünce alışverişi, karşılıklı mesaj aktarımıdır. İletişimin bir göndereni, bir de alıcısı vardır. İletişimde hedef, alıcının davranışını bilinçli bir şekilde etkilemeye çalışmaktır. İletişim süregelen döngüsel söz, hareket ve tavırlardır. Kişiler mesaj gönderir, karşı taraf mesaj alır, yorumlar, sonuç çıkarır, tekrar gönderir. İletişim döngüsel olarak sonsuza dek devam eder.
İletişim, esasta üç ana öğeden oluşur. Söz, ses ve davranış. Sözler, iletişimde, çok yer kaplamaz. Öyle düşündüğünüz gibi değil yani. Sözümüze dikkat ettiğimiz kadar, ses tonumuza, sesimizin titrekliğine, sesimizin ayarına dikkat edeceğiz. Davranışlarımız dediğimizde bu ses tonundan da, sözden de önemlidir. Beden dili, bakışlar, mimikler, jestler, oturuş kalkışlar, yürüyüş duruşlar, ayak ayak üstüne atışlar, el kol bağlayışlar, bunların hepsi iletişimin içindedir. Uzmanların araştırmalarına göre, insanların iletişiminde yüzdelik ağırlıklar şöyledir: Sözler % 7, sesler % 38 ve davranışlar % 55 yer tutar.
Peki, “şehir ve iletişim” nedir? Ya da başka bir tabirle, şehirle iletişim nedir?
Onun tarifi de şudur: Şehirdeki tüm değerlerle, tüm varlıklarla, bilgi, duygu ve düşünce alışverişi, karşılıklı mesaj aktarımı içinde olmaktır. Bu tanımda elbette insan da var. Ancak, yalnız insan yok. Şehirdeki, tüm değerlerle insan iletişim içinde olmalıdır. Elbette, insan ile insan iletişim içinde olacaktır. Zaten o çok açık bir gerçektir.
Maksadımız şehir ve iletişim başlığı altında düşündürerek, şehrimizi ve çevremizi korumak ve şehirli insanda bilinç oluşturmaktır.
(Yazımız devam edecek)