MANKURTLAŞTIRMA MI, MANYAKLAŞTIRMA MI?
Mankurt’un ne olduğunu bilmeyen olabilir. Önce mankurt’un ne olduğunu açıklayalım. Mankurt, Türk, Altay ve Kırgız Efsanelerinde geçen “bilinçsiz köle”dir. Bu efsaneye göre, mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır ve bu kazınmış başa ıslak deve derisi sarılır. Bu haldeyken elleri kolları bağlı olarak güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve mankurtlaştırılmak istenen insanın acılar içinde aklını yitirmesine neden olur. Böylece, o kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür.
Bu vahşi yöntem eskidenmiş. Şimdi, bu çağdaş Dünyada ve bu vahşi kapitalizm çağında, insanları mankurtlaştırmanın yolu ve yöntemi farklıdır. Vahşi kapitalizm, vahşetini görünmez deve derileri ile yapıyor. Zaten, kapitalizmin fikir babası Adam Smith de “görünmez elden” bahseder ve piyasada bir görünmez el, her şeyi düzenler ve yoluna koyar der. O “görünmez el, artık görünmez deve derisi oldu.”
Bu görünmez deve derileri de nedir? Deve derisinin görünmezi mi olurmuş? Sihirbazlık yöntemi falan mı? Bu nasıl iştir? şeklinde sorular duyar gibiyim. Biraz bekleyin. Acele etmeyin.
Burada sihirbazlıktan falan bahsetmiyorum. Düpedüz deve derisi de değil elbet, deve derisine bir benzetme, bir teşbih bu. Hem biliyorsunuz teşbihte hata olmaz. Teşbih tembih içinse çok faydalı ve makbuldür. Biz de teşbihi tembih için kullanıyoruz.
Tamam, anladık, teşbih ve benzetme. Anladık. Ancak, insanı merakta bırakma da, anlat şu görünmez deve derisini be Kardeşim! şeklinde bağırmalar duyar gibiyim, şimdi de!
Şaka bir yana! Tamam, tamam anlatıyorum. Evet, fazla heyecanlandırmayalım ve merakta bırakmayalım sizleri ve bu “görünmez deve derilerini” anlatmaya başlayalım.
Bizi mankurtlaştıran ve bilinçsiz birer köle eden görünmez deve derileri, insanın hayatındaki para-pul sevdası, mal-mülk tutkusu, şehvet-şöhret belası, makam-mevki hırsı, kadına olan düşkünlük, gösteriş merakı ve benzeri saplantı ve bağımlılıklarıdır. Önce bu görünmez deve derilerini bir bir öğrenin.Tabi, mankurt efsanesinde, kafası kazıtılan insanın kafasına sarılan deve derisi, günümüzde insanın kafasına sarılmıyor. Zaten, sarılması da mümkün değil, çünkü bu deve derisi elle tutulmaz ve gözle görülmez.
Bu görünmez deve derisi, insanın aklına-zihnine ve kâlbine-gönlüne sarılır. Öyle bir sardırılır ki, insan aklı ve kâlbi başka şeylere kapattırılır.
Bu görünmez deve derileri, tehlikelidir. Bu görünmez deve derileri insanı maneviyattan ve insanlıktan fersah fersah uzaklaştırır. İnsan, bu görünmez deve derilerinin hükümranlığı altında birer mankurt olur.
İyi düşününe şimdi! Para-pul sevdası, mal-mülk tutkusu, şehvet-şöhret belası, makam-mevki hırsı, kadına olan düşkünlük, gösteriş merakı ve benzeri saplantı ve bağımlılıklar insanı birer mankurt haline getirmiyor mu?
Mankurt, bilinçsiz köle efendisinin her dediğini yaptığı gibi, çağdaş mankurtlar da efendisinin her dediğini yapmıyor mu? Yapıyor.
Yukarıdaki bağımlılık ve sapkınlarla birer mankurt haline getirilen zavallı insan, vahşi kapitalizmin tüketim kalıplarının birer manyağı haline getiriliyor.
Hoppala şimdi mankurt gitti, manyak geldi. Çağdaş mankurtları tam anlamaya başlamışken tüketim manyakları çıktı karşımıza.
Ha çağdaş mankurt, ha çağdaş manyak! Ne fark eder. İkisi de bir yerlerin kölesi olmuş ve iradesini kaybetmiş.
Çağdaş manyak dediğim tüketim manyakları da, vahşi kapitalistlerin, çok uluslu şirketlerin, bankaların, film endüstrilerinin, TV kanallarınin ve diğer görünmez deve derileri üreticilerinin elinde esir olmuşlardır.
Evet, insanı makurtlaştıran ve manyaklaştıran markalar, TV dizileri, TV yarışmaları, kapitalist tüketim tuzakları her biri birer görünmez deve derisi hükmündedir. İnsan mankurtlaştırılıyor. Mankurtlaştırılıyor ve üstüne manyaklaştırılıyor.
Patron ne derse o oluyor. Patron, bir marka icat ediyor, çağdaş mankurt, (ya da çağdaş manyak) bu markayı kullanmak zorunda bırakılıyor. Markanın esiri oluyor. Patron, bir TV yarışması uyduruyor, çağdaş mankurt, (ya da çağdaş manyak) TV başından ayrılamıyor. Patron, ne derse, ne üretirse çağdaş mankurt, (ya da çağdaş manyak) bilinçsizce yerine getiriyor ve tüketiyor.
İçin ve her dediğini yerine getirmek için insanı bilinçsizleştirmenin (mankurtlaştırmanın) dışında adeta “manyaklaştırıyor.”
Bu ahval içinde, şu soruyu sormak bize düşüyor: Vahşi kapitalizmin yaptığı nedir? “Mankurtaştırma mı, manyaklaştırma mı?” Cevabını vermek de yine bize düşüyor: “Her ikisi de geçerlidir. Esasında her ikisi de birbirinin aynıdır. Maalesef.”
Not:Bu hususu bizden önce dile getiren oldu mu? Bilmiyorum. İngilizce “maniac” kelimesi, yani manyak, “mankurt”tan türetilmiş olabilir. Araştırılmasında fayda vardır.
Ahmet SANDAL