KAHRAMANMARAŞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ EVLİLİK OKULU SEMİNERİ
Hafta sonu Cumartesi günümü bir eğitim programına günler öncesinden ayırdım. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin tertip ettiği bir seminer (programın resmi adıyla söylemek gerekirse Evlilik Okulu programı) için davet edildim. Bu davete biraz gecikmeli de olsa katılabildim. Katılmak kısmet oldu.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürlüğünün sorumluluğundaki bu eğitim 1 ay önce başladı ve bir Bayram arasından sonra tekrar başladı. Bayramdan önce davet edilsek de, iş-güç telaş, yoğunluk ve başka programlar derken bu projenin seminerlerine bir türlü iştirak edemedim. Sonunda bir hafta sonunda bir Cumartesi gününde bu seminere katılmak nasip oldu.
İyi ki nasip oldu. Doyurucu ve dopdolu bir programdı. Şimdi bu sözden sonra sakın programa ve bu etkinliğe 100 üzerinden 100 puan vereceğimi sanmayın. Ben Sandal Hoca’nın Yeğeniyim. Kahramanmaraş İmam Hatip Okulunun kurucusu ve Müdürü Rahmetli Hafız Osman Sandal, “öğrenciler imtihan kağıdını tam olarak da doldursalar ve tüm cevaplara da doğru cevap verseler, 100 puan vermezmiş” ve nedenini soranlara da “100 benim hakkım” dermiş. Şimdi ben de Evlilik Okulunda geçen cumartesi günkü program için elbette 100 puan vermeyeceğim. Puanımı yazımın sonunda açıklayacağım. (Böylece okuyucular da kaç puan vereceğimi merak ettikleri için yazımı sonuna kadar okurlar,
Sözkonusu aile içi iletişim semineri saat 14.00’te başlayacaktı. Ben saat 13.45’te seminerin gerçekleştirileceği salona girdim. Dinleyicilerin bir kısmı önceden gelmiş ve yerlerini almış idi. Semineri sunacak olan Davranış Bilimleri Uzmanı Şengül Yiğit Hocamız da seminer başlamadan önce orada bulunanlar ile koyu bir sohbet içindeydi. Bu tablo güzel ve etkileyiciydi. Salona öğrencilerden önce gelmek ve yavaş yavaş sohbete başlamak bir seminer sunumcusu için en önemli bir başlangıçtır. Etkinlik tam vaktinde ve saatinde başlatıldı. Şengül Hoca seminerine başladıktan sonra, kısa bir merhaba konuşmasını da Kadın ve Aile Şube Müdürü Ayşe Taşkıran Hanımefendi gerçekleştirdi. Bu arada salon gittikçe daha fazla dolmaya ve yeni katılımcılar da gelmeye başladı.
Seminerin benim izlediğim bölümü 2 saatten fazla sürdü. Yetişkin eğitiminde 45 dakikadan sonra dikkatleri diri tutmak zordur. Ancak dinleyiciler baştan sona kadar seminer konusunu ilgiyle dinlediler. Biraz daha katılımcı dinlemeyle (söz alarak seminere fikir ile soru ile renk katmak) semineri sürdürmek daha isabetli olurdu diye düşünüyordum. Gerçi birkaç kişi birkaç soru sordu. Bir de yansı (slayt) eşliğinde seminer daha mı etkili olurdu? Görsel öğelerle ve akılda kalıcı resimlerle seminer daha mı isabetli olurdu? Bunu zihnimden geçirdim. Ancak, “her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” derler ya, Şengül Hocamız da bir yiğit sonunda, (soyadından da belli) onun tarzına saygım var. Ben seminerlerimi yansı eşliğinde ve ayakta dolaşmak suretiyle ve dinleyiciler arasında gezmek suretiyle gerçekleştiriyorum. Bu da benim tarzım. Bu da Sandal’a uygun bir tarz. Sandal hiç limanda ve belli bir yerde durur mu? Bize gezmek yakışır))
Şimdi bu hususlardan başka seminer hakkında neleri öne çıkartabilirim? Neleri daha anlatabilirim?
Şengül Hoca’nın kadınlarımıza yönelik öğütleri çok faydalı ve çok yerindeydi. Mesela, enginar ve et yemeği örneği iyiydi. Bir evde karı kocanın ikisinin de aynı türden yemekleri sevmemesi durumunda “birazcık enginar, birazcık et yemeği, sofrada aynı anda bulunsun” önerisi basit ancak gerekli bir öneridir. Karı kocanın haftanın belirli gününde ve belirli anında mutlaka başbaşa olacak şekilde, bir kahve içimi sırasında dahi birlikte başbaşa oturmaları ve sessizce kahve yudumlamaları iyi bir öneridir. Hocamız, “benim olmadı çocuğum olsun, ben yaşamadım çocuğum yaşasın” mantığının gereksiz ve yanlışlığına değindi. Çocuğun her istediğinin alınmasının, özel ve ayrı odalarda, özel mobilyalarla teşrif edilmiş odalarda kalmasının mutluluk getirmeyeceğini, çocuğunun ailesinden soyutlanmasına neden olacağını anlattı. Aile reisi olan Babanın kesinlikle gerçekçi davranıp boyundan büyük işlere girmemesi ve ailede fedakarlık edilecekse (mesela, bir ev alındığında, borçlanıldığında) tüm aile bireylerinin yeni hayatlarında tasarruflu bir dönem girdiğine dair farkındalığı hissettirmesi gerektiğini anlattı. Tabi bunlardan başka daha çok ve gerekli hususları anlatıldı seminerin benim dinlediğim kısmında.
Evet, bu noktadan sonra şunu belirtmeliyim. Bu tür seminerler gereklidir. Katılımcılara hayatlarının ilerleyen kısmında bir fener, bir meşale gibi yol gösterici tarafının bulunduğunu hassaten ifade ediyorum. Tabi, her aile içi iletişim seminerine katılan ve evlilik okulunu ikmal eden evli çiftler, iletişim ve davranışlarında mükemmeli yakalayacak diye de bir şey yoktur. “Yetmez, ancak gereklidir” diye bir söz var ya. İşte bu tür seminerler de elbette, her dinleyici için tüm problemlerinin çözüldüğü manasına gelmez, ancak bazı problemleri (hatta küçük bazı meseleleri) çözerse hedefe ulaşılmış demektir.
Ben bu semineri tertip eden ve Kahramanmaraş’ta Evlilik Okulu Projesini başlatan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin tüm yetkililerini tebrik ediyorum. İnşaallah tüm evliler, tüm aileler mutlu ve huzurlu yaşarlar. İnşaallah her ailede, sükûnet, meveddet ve merhamet olur. Bu noktada Kuran-ı Kerim’deki bir ayetin tam yeridir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum Suresi, 21) Ben ailede üç aşamayı çok mühim görüyorum. Bunlar bu ayette belirtilen aşamalardır. Sükûnet, sevgi (meveddet) ve merhamet bir ailede en temel üç husustur. Bu üçü olmazsa huzur olmaz. Bir ailede, gençlikte ve orta yaşlıkta sükûnet ve meveddet, özellikle yaşlılıkta merhamet öne çıkmalıdır. İnsan belirli bir dönemden sonra, karı kocasına, koca da karısında merhamet ile bakmalıdır. Merhamet şarttır.
Son olarak seminere kaç puan verdiğimi de belirteyim. Çünkü, merak edenler olabilir. Bazı Hocalar 100 puan vermezmiş. Ben Hoca değilim. Puanım:100 (Bunlar birer latife cinsinden sözlerdir. Bizim bu seminere puan vermek gibi bir yetkimiz yok. Gerekli de değil. Başarılı bir seminerdi. Bunu belirtmek yeterlidir. Vesselam.)
Ahmet SANDAL