CAMİİLER GECE KAPALI EĞLENCE YERLERİ SABAHA KADAR AÇIK
Yukarıya yazdığım başlık, bilinmeyen bir husus mu? Hayır! Çok bilinen, alışılagelen, kanıksanan ve normal gelen bir durum. Hepimiz camilerin gece yatsı namazından sonra kapanmasına ve bu saatten sonra camie namaz kılmak için gelenlerin son cemaat mahallinde namaz kılmasına alışığız. Alışığız da, hiç alışık olmadığımız bir manzarayı geçen gün bizzat yaşadık ve bundan dolayı da bu yazıyı kaleme aldık.
Ne mi yaşadık? Önce onu anlatayım. Hayır, hayır onu anlatmayayım. Önce son cemaat mahalli nedir? Onu açıklayalım. Bunun ne olduğunu bilmeyenler çoktur. Camiilerde, camiin ana ve büyük bölümüne girmeden önce, hemen kapının sağında, solunda birkaç halının serildiği küçük bir bölüm olur. Bu bölümde de namaz kılınır. İmam, yatsı namazından sonra camiin ana giriş kapısını kapatır ve gider. Bu saatten sonra gelenler, son cemaat mahallinde namazlarını eda ederler. Biz buna alışığız da, alışık olmadığımız manzarayı da geçen gün gördük.
Evet, şimdi, bu açıklamadan sonra, gelelim yaşadığımız anıyı anlatmaya.
Kahramanmaraş şehir merkezinde, Bayramın 1. günü akşamında geç olmayan bir saatte, saat 21.00 sularında Ulu Camiine yatsı namazı kılmak için gittik. Yanımda Kahramanmaraşlı olmayan misafirler de var. Hem Ulu Camiimizi tanıtacağız ve hem de namaz kılacağız diye heyecanla camii önüne kadar geldik. Ne var ki, bu noktadan öteye gidemedik. Camii o kadar sıkı kapalıydı ki, bırakın camiin son cemaat mahallinde girmeyi, avlusuna dahi giremedik. Camiin dış kapısından yani bahçe duvarlarından itibaren kapalı idi. Bu tarihi mekânda namaz kılmak nasip olmadı, bari yakındaki bir başka camie gidelim dedik. En yakında, gözümüze Arasa Camii ilişti. Hızlıca oraya gittik. Aynı durumla orada da karşılaştık. Cami tamamen ve ta en dışarıdan kapalıydı. Civarda epey müddet açık camii aradık. Açık derken camiin ana kısmını kastetmiyorum. Son cemaat mahalli açık bir camii aradık. Neyse araya araya Şazibey Camii'nde yatsı namazı kılacak bir yer bulduk. Bu camiide namazını çok şükür eda ettik. Bu arada, arkadaşlarla namaz kılmak için camii ararken epey espri de yaptık: "Bari camii girişine Bayram dolayısıyla kapalıyız yazsalardı." Ankara'dan misafir gelen arkadaşımın esprisi de şu: "Kahramanmaraş'ı muhafazakâr biliyorduk. Camileri iyi muhafaza ediyorlar, maşallah." Bu arada benim de aklıma "Bu Ülkede camiler yatsı namazından sonra kapanır. Eğlence yerleri sabaha kadar açıktır” sözü geldi. Bu söz sanırım, Hekimoğlu İsmail'e ait bir sözdür. Hakikat bir sözmüş bu.
Bu hususu facebook’taki sayfamda paylaştım ve maksadım, bu konuda bir münazara ve görüş alışverişi başlatmaktı. Bu konuda oldukça yoğun yorum ve değerlendirme aldım. Onları da sizlerle paylaşmak isterim.
Camiilerin yatsı namazından sonra kapanması noktasında iki ana görüş ortaya çıktı. Tabi, bu görüşlerin neler olduğunu siz de tahmin edersiniz. Bir kısım arkadaşlar, “camii görevlileri ne yapsın, camilerde oldukça fazla bir şekilde, maalesef, hırsızlık vakaları olmakta. Hırsızlar camilerden eşya çaldıkları gibi, bazı kişiler camileri yatma ve dinlenme yeri gibi kullanıyor şeklinde değerlendirmeler yapıldı. Bu değerlendirmeleri yapanlar, camilerin açık kalması için hiçbir çözüm ve formül düşünmeye ihtiyaç duymadan, en kestirme yoldan, camilerin yatsı namazından sonra kapanmasını doğru buluyorlardı.” Bir kısım arkadaşlar da, “camiiler 24 saat açık kalmalıdır, Diyanet bu hususta bir çözüm ve formül üretmelidir görüşünü savunuyorlardı. Bu arkadaşlar zor olanın sağlanmasını istiyorlardı.
Yukarıdaki iki görüşü savunanlara elbette saygı duyarım. Ancak, benim görüşüm, ikinci taraftadır. Yani, Diyanet İşleri Başkanlığı zoru seçmeli ve bu hususta bir çözüm geliştirmeli ve camiiler 24 saat açık kalmalıdır.
Facebook’ta konu ile ilgili görüş belirten bir arkadaşımın Mısır’daki camiilerde müşahede ettiklerini ben de bu makalede sizlerle paylaşmak istiyorum: “Mısır’a ilk gittiğimde camilerde yatan, oturan, uyuyan vs insanlar görünce hayret etmiş, garipsemiştim. Bizde namazlar dışında, camiiler pek kullanılmazlar. Belli ki, Mısır’daki uygulama doğru. Camiiler hayatın akışı içinde, devamlı bir şekilde merkezde yer almalıdır. Camilere namaz kılmak dışında da girmelidir insanlar. Böylece camiiler halkımız için olağan mekânlar haline gelmelidir.”
Evet, bu sözler bence bir kitap dolusu hakikati açıklayacak kadar güzel ve çarpıcı sözler. Bu sözleri yazan arkadaşım, belki de namaz dahi kılmıyor. En azından, ben öyle tahmin ediyorum. Ancak camiiler hakkındaki şu tespitleri bir hakikat. Camiiler “olağan mekanlar” haline getirilmelidir. Buradan çıkan sonuç, biz de camiiler olağan mekan değil, manası çıkmaktadır. Yani, hayatın olağan akışı dışında kalmış gibidir. Camiiler hayatın merkezinde değildir. Bir başka arkadaşım da, “camiiler 24 saat açık kalmalıdır ve medrese gibi kullanılmalıdır” diye yorum yazmış. Doğru ve hakikatli bir söz de budur. Zaten, Osmanlı’daki camilerde bunu görmekteyiz. Osmanlı’da camiiler bir külliye halindedir. Camii etrafında çocukların ve gençlerin eğitildikleri yerler, şifahaneler, aşevleri, kütüphaneler ve diğer temel mekanlar camii çevresinde yer almaktadır.
Osmanlı, camiyi yalnızca bir “namaz kılma yeri” olarak görmemiştir. Biz de camileri yalnızca “namaz kılma yeri” olarak görmeyelim ve hayatın tam merkezine yerleştirelim, vesselam.