Bürokrasi, birkaç mânâya gelen bir kelime. Öncelikle Devlet çarkının işlemesine ve bu çarkın işletilme biçimine bürokrasi denilir. Bunun yanında insanı bıktıran ve fuzuli olarak yoran ıvır-zıvır belge ve kırtasiye işlerine de bürokrasi denilir. Bir de bürokrat var ki, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yeri yok, yani tanımlanmamış, ancak, memurların hepsi tanır onu. Hatta, korkar da. Bürokrat ağırlığı, bürokrat katılığı, bürokrat tavrı diğer memurlar üzerinde sanki uzaydan gelen yaratıklar gibi etki gösterir. Hele özellikle şu üç bürokrat bambaşka bir havaya, bambaşka bir etkiye sahiptir kendi personeli ve yönettiği kitle üzerinde. Bunlar, “Bakanlar, Belediye Başkanları ve Rektörlerdir.” Ben bu üç tür bürokratın etki ve izlerini izledim ve gözlemledim, adeta başka bir gezegenden gelmiş gibi ilgi ve değer görürler. Şimdi diyeceksiniz ki, “Bakanlar, Belediye Başkanları ve Rektörler bürokrat değil.” Evet, doğru, bunlar bürokrat değil. Bunlar bürokrattan da daha bürokratJ)) Bunlar bürokratların da korktukları ve çekindikleri zevattır. Personel ve gariban elemanlar ise hem bürokrattan, hem de bürokratın korktuğundan korkar.
Neyse, kim kimden korkuyor, niye korkuyor? Bunlar üzerinde fazla durmaya gerek yok. Önemli olan şudur. Bürokrasi, demokrasiden uzaklaşıp da otokratlaştıkça korku da artar. Herkes birbirinden korkar. Yükselmek hırsı içindekiler, etrafında hiçbir şeyi görmezler ve herkesi birer merdiven ve basamak gibi görmeye başlarlar.
Bürokrasi, şeffaflıktan kapalılığa doğru bir seyir izledikçe, yolsuzluk ve yozlaşma artar. Bürokrasi, kamu yararından kişisel yarara doğru bir seyir izledikçe ahlaksızlık ve etik dışı işler artar.
Görüldüğü üzere, bürokrasi sabit değildir. Hep oynaklık içindedir. Bazen o tarafa, bazen bu tarafa doğru kaymaktadır. Bürokrasi şu kutuplar arasında gelip gider. Bu kutuplar, demokrasi ile otokrasidir. Bu kutuplar şeffaflık ile kapalılıktır. Bu kutuplar kamu yararı ile kişisel yarardır. Bu kutupların sayısını elbette çoğaltmak mümkündür. Bu kutupları ne kadar çoğaltsanız da döner dolaşır iki kutup daha fazla belirleyici olur. Bunlar demokrasi ile otokrasidir.
Döneme, şartlara, duruma göre bir bakmışsınız bürokrasi demokrat özellik göstermektedir, bir bakmışsınız otokrat özellik göstermektedir. Tarihin hangi çağlarında demokrattır, hangi çağlarında otokrattır? Hangi Ülkelerde demokrattır, hangi Ülkelerde otokrattır? Bunların cevapları zor değildir. Bu soruların cevaplarını bilen biliyor. Esasında bu soruların cevapları çok da mühim değildir. Mühim olan bürokrasinin demokrat ya da otokrat olabileceğini hesaba katmak ve demokrasiye göre gerekli tedbirleri almaktır. Önemli olan bürokrasiyi demokratik kutuba doğru çekmektir.
Bürokrasinin demokrasi kutbuna doğru çekilmesi neden önemlidir? Çünkü aksi olursa, bürokrasinin kirli çarklarında nice pislikler meydana gelir. İşte o pislikler Devlet çarkının işleyişini bozar.
Devlet çarkının temiz işlemesi için bürokrasinin şeffaflık, kamu yararı, insan hakları, adalet, tutarlılık, hesap verebilirlik, doğruluk, ehliyet, liyakat, saygı, hoşgörü ve Devlete sadakat kutbunda yer alması ve bu değerler yörüngesinde işlemesi gerekir.
Bürokraside kural ve kurumların ağırlığı yerine ahbab-çavuş ilişkileri egemense, adalet ve tarafsızlık yerine benim adamım- senin adamın ayrımları var ise, yükselme ve atamalarda ehliyet ve liyakat yerine bazılarının iki dudağı arasından çıkan isimler dikkate alınıyorsa o Ülkede asla huzur ve selamet olmaz. Devlet çarkı paslanır ve çürümeye başlar.
Bir Ülkede insanların ağız tadı kalmamışsa, bir Ülkede huzur ve güven kalmamışsa, bir Ülkede insanlar geleceğe umutla bakamıyorsa bunun nedeni bürokratik yozlaşma ve demokrasiden uzaklaşmadır. (Yine Devlet çarkının paslanmasından bahsediyorum)
Yıllardır etik eğitimlerinde resmi görevlendirmeler ya da özel etkinlikler çerçevesinde anlatıyoruz. Yıllardır etik değerler seminerlerinde görüşlerimizi ifade ediyoruz: "Kurtarıcı aramayın. Sistemi ve nizamı şahısların inisiyatifine bırakmayın. Kuralları, sistemi ve nizamı adam gibi (sağlam bir şekilde) oluşturun ve ondan sonra suyu kendi akışına bırakın. Devlet çarkı bırakın tıkır tıkır ve temiz bir şekilde işlesin. Herkes kamu yararı doğrultusunda ve Devlet hizmetlerinin bir emanet olduğu fikri çerçevesinde görevini yapsın.” İşte bu kadar.
Çözüm bu kadar basit olmasına rağmen, suyun akışına müdahale ediliyor. Kurallar, ya uygulanmıyor ya da uygulanıyor gibi yapılıyor. Çoğu zaman, gelenin keyfine bir yönetim sergileniyor. Maalesef, olan Ülkemize oluyor ve ne huzur kalıyor ne de selamet içinde oluyoruz.
Sözün özü şudur: “Bürokrasi, yani Devlet çarkı demokrat da olabilir, otokrat da olabilir. Herşey bizim elimizde. Bürokrasi demokrat (adalet temelinde, kamu yararına dayanan, şeffaflık içinde, ehliyet ve liyakat esasları çerçevesinde) ya da otokrat (keyfi, kapalı, korkuya dayalı, kayırmacılık ve tarafgirlik içinde) olduğunda sonuçları çok farklı olur. Demokrat olduğunda Devletin temelleri sağlamlaşır, otokrat olduğunda çürümeye başlar.
Görüldüğü gibi “bürokrasi deyip de geçmeyelim, doğrudan Devletin temellerini etkiliyor.”
Ahmet SANDAL