AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI VAR AMA!
Aile ve toplum olarak tarihinde olmadık bir çöküntü yaşıyor bu Ülke. Aile kurumu nerdeyse bitmek üzere. Toplum nerdeyse çökmek üzere. Ahval berbat! Durum hiç de iç açıcı değil! Gençler uçurumda oldukları gibi, çocuklar da uçurumda. Her geçen gün aile ve gençlik olarak kötüye gidiyoruz. Hergeçen gün aile içi iletişim azalıyor. Eşler arasında boşanmalar çığ gibi artıyor. Gençlerimiz (hatta çocuklarımız) kötü alışkanlıklar batağında. Bir meret daha meydana çıktı. İsmini yazmayayım. Son birkaç aydır, nerdeyse her gün bu merete iptila olan gençlerden biri ya da birkaçı hayatını kaybediyor. Kadına yönelik şiddet almış başını gidiyor. “Bilgisayar, internet, cep telefonu”, her üçü bermuda şeytan üçgeni gibi aileleri yutuyor. Aileler teknolojiye kurban ediliyor. Durum kötü kötü, ahval berbat berbat. Bu ahvalde, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var ama ne işe yarıyor?” Bu ahvalde, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var ama aileler ortadan kalkacak ve Bakanlığa ne lüzum kalacak? (Dost acı söyler, ağır söyler)
Bu ahvalde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne yapsın? da diyebilirsiniz. Çünkü bu teknoloji ve hız çağında ve bu kadar olumsuzluklar içinde aileyi, çocukları ve gençleri korumak kolay mı? diye bir itirazda bulunabilirsiniz.
Bu itirazlara karşı şöyle bir tez ileri sürmek de mümkündür. Sırf Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı için değil, genel olarak tüm Bakanlıklar için söylenmesi gereken bir gerçek vardır. O da şudur: Devlet Kurumlarımızın ve Bakanlıklarımızın bir çoğunda hantal yapı hâkimdir. Bu hantal yapı maalesef, bizim 1800’li yıllara dayanan klasik yönetim tarzını devam ettirmemizden kaynaklanıyor. Hâlen, performansa değil 08.30-17.30 mesaiye odaklı memuriyet anlayışı sürmektedir. Hâlen, memurdan başlayıp Bakan’a kadar uzanan ve onlarca kademeden oluşan uzun sıralı hiyerarşik yapı kamu kurumlarında hâkimdir. Hâlbuki gelişmiş Ülkelerde performansa dayanan kamu görevliliği ve hiyerarşik değil proje bazlı bir yapılanma vardır. Gelişmiş Ülkelerde, adama değil işe bakılmakta ve hiyerarşiye değil projeye odaklanılmaktadır. Neyse, bu hantal yapı meselesini başka bir yazıda ele alalım inşallah.
Gelelim, asıl konumuza! Bu Ülkede Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı var ama aile ortadan kalkacak, haberiniz var mı?
Bu satırların yazarı, ta 13 yaşından beri şiir yazar, makale yazar. Dergi ve gazete köşelerinde fikirlerini yayınlar. İnternet icat edildikten sonra da, internet sitelerinde yine dertlerini ve gözlemlerini halkımızla paylaşır. Bu yazı ve paylaşımların birçoğu gençlerimizin nereye gittiği, aile kurumunun yıkılmaya yüz tuttuğu üzerinedir. Belki de 10 yıldır bas bas bağırıyorum. Bu gençlere el uzatın, gençler bataklığa doğru gidiyor. Aile kurumu çöküyor. Boşanmalar artıyor. Gençler boşlukta, çocuklar tehlike altında diye bas bas bağırıyorum. Aşağıda makale olarak yazdıklarımın bir kaçını başlıklar altında yazayım da feryadımı bir kez daha dile getirmiş olayım. Makalenin yayınlandığı tarih parantez içinde verilmiştir. Bu yazılarım birkaç internet sitesinde yayınlanmıştır. Hangi internet sitelerinde yayınlandığını merak eden Google’dan aratır ve bulur.
İşte aile, gençlik ve çocuk temalı makalelerimden birkaçı: “Tüm sorunların çaresi sevgidir” (2 Ağustos 2009). “Eyvah Ki Eyvah! Gençlik Uçuruma Yuvarlandırılıyor” (30 Kasım 2010). “Aile İmamlığını Değil Aile İmamlığına Neden İhtiyaç Olduğunu Tartışalım (13 Mart 2011). Varlık Nedenini Unutan Kamu Görevlileri ve Ahlak Sorunu (3 Haziran 2011) “Ailelerin Huzur ve Selameti İçin Sükûnet, Meveddet ve Merhamet” (12 Ağustos 2011). “Sanal Oyunlar Sadece Bir Oyun mudur” (3 Eylül 2011). İslam’ın Beş Şartı İslam'da Ahlakın On Beş Şartı Var (31 Ekim 2011) “Dindar nesil istemezük!” (7 Şubat 2012). “Merhamet ve Sevgi Açığı Bütçe Açığından Daha mı Önemsiz” (8 Aralık 2012). “Çocuklarımız ve Sanal Oyunlar” (19 Mart 2013). “Güveni güve yedi” (19 Mayıs 2013). “Memleketleri Ahlaksızlık Çökertir” (22 Temmuz 2013). “Hava Kirliliğini bırak, haya kirliliğine bak”(27 Temmuz 2013). “Tükenmişlik Sendromunu Geç İman Serumunu Seç” (11 Eylül 2013). “Demokrasilerde erdemli yönetim mümkün mü?” (1 Mart 2014).
Bu makaleler ve beraberinde çeşitli seminerlerde toplumsal çürümenin önlenmesi, aile kurumundaki sorunların giderilmesi ve etik değerlerin yükseltilmesi, çocuklar, gençlik ve aile kurumunun korunması üzerine çaba sarf etmiş bir Kardeşinizim. Bu hususta yazdığım şiirleri de katarsak çabalarımızın hacmi daha da genişler. Bu çabalarımıza rağmen geldiğimiz nokta ortadadır. Maalesef, aile ortadan kalkmak üzeredir. Bu ahvalde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı diye bir Bakanlık olsa ne yazar!
Ahmet SANDAL