Son yıllarda birçok şehirde, belediyeler Parkomat sistemi altında kendi bünyesinde almış oldukları kararlarla şehir merkezi içerisindeki anayol kenarlarına araç otoparkı işletmeciliğine soyundular. Hatta bu iş için ihaleler düzenleyip taşeron şirketlere ihale ettiler. Sizler araçlarınızı buralara park ettiğinizde otomatik olarak otopark ücreti ödemek zorunda kalıyorsunuz. Eğer ödemez iseniz de aracınızın plakasına otopark ücreti tahakkuk ettirilip beklemeye alınıyor. Birdi iki idi derken bir gün bir bakıyorsunuz hakkınızda otopark alacağından kaynaklı icra takibi başlatılmış. Eğer süresi içerisinde itiraz etmemiş iseniz icra takibi kesinleşmiş oluyor ve aracınıza ve başkaca adına kayıtlı mallarınıza haciz konuluyor. Yani artık cebri icra ile yani kanunlar çerçevesinde zorla ödemek zorunda kalıyorsunuz.
İşin aslına baktığımızda belediyelerin birer hizmet kuruluşu oldukları, yerel ölçekte ve sorumluluk alanları içerisinde yapılaşma-imar-çöp-su-kanalizasyon-yol-gaz-taşıma-ulaşım vb. hizmetleri halka sunmakla yükümlü oldukları ve bu hizmetleri sunarlarken kar amacı güdemeyecekleri hususunda kamu hizmetinin gereği olduğu, belediye hizmetlerinden sayılan bu tür işlerin yerine getirilmesi belediyelerin görevi gereği olduğu, bu görevlerin içerisinde vatandaşların araçlarına park etmeleri için gerekli yeterli yerleri hazırlamak ve hizmete sunmakta olduğu kanunda açıkça yer almıştır. Bu hizmetleri yerine getirirken belli oranda giderlere halkın katılımının da sağlandığı ve bu hizmetler için gereken giderlerin bir bölümünün de genel bütçeden karşılandığı, zaten bu genel bütçenin de vatandaşın verdiği vergiler olduğu aşikârdır.
Otopark ihalesini alan şirket plakaya kesilmiş park cezalarının birikmesiyle araç sahiplerine icra takibi yapıyor. Tam da işte burada başlıyor vatandaşın çilesi çünkü yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği takdirde takip kesinleşmiş oluyor ve borç muaccel hale geliyor. Burada kanunu bilmemek mazeret sayılmaz kuralı işlemeye başlıyor. Ayrıca icra takibi başlatılana kadar herhangi bir merciye itiraz edemiyorsunuz çünkü ortada itiraz edebileceğiniz bir tutanak ve belge yok. Kaldı ki size ceza tutanağı düzenleyecek yetki de bulunmamaktadır, kurumda.
Bu durumdan muzdarip binlerce kişi var. Hatta otopark ücretleri plakaya yazıldığından yeni bir araç aldığınızda geçmiş yıllarda yani aracın sizde olmadığı tarihlerdeki otopark ücretlerinden dolayı da icra takibine muhatap olabiliyorsunuz. Yapılan işlem yasal olmadığından araç satın alırken otopark ücreti borcunun olup olmadığı da doğal olarak noter sisteminden çıkmıyor. Şimdi geldik en can alıcı noktaya, adli ve idari mercilere intikal etmiş dava ve itirazlar neticesinde, sokaktan, caddeden ve yollardan otopark ücreti alınamayacağı, alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu hususunda birçok emsal yerel ve yüksek mahkeme kararı vardır. Mahkeme kararlarının hepsinde Yollardan otopark ücretinin alınamayacağı, alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu kalın çizgilerle altı çizilerek belirtiliyor. Bu kararlar ilgililerini tebliğ edilmesine rağmen belediyelerin kanunlar ve yargı karşısında bu denli diretmesinin izahı mümkün değil. Kısacası itiraz etmeyenlerden, verenlerden alalım, zaten itiraz edenler yönünden otopark ücreti iptal ediliyor. Ne alırsak o kar diye düşünüyorlar galiba.
Hatta belediyeler bu konuda geri adım atmaması, kanunlar karşısında direnmesi birçok vatandaşın mağdur olmasına sebep oluyor. Olmaya da devam edecektir. Ayrıca bu parkomat şirketlerinin işçilerinin de yapmış oldukları bir hizmet yok. Hani biraz trafiğin rahatlamasına vesile olsalar yine biraz kabul edilebilir. Onlar sadece kendi mıntıkalarına düşen araçların ücretlerini yazmakla görevliler. Zaten isteseler de trafiği düzenleyemezler çünkü böyle bir yetkileri de bulunmamaktadır. İkinci sıraya park edenler buna en güzel örnek. Ayrıca park ettiğiniz aracınızın sorumluluğu da yine sizde. Aracınızın bu park yerlerinde başına bir şey gelmesi halinde kimsenin hiçbir sorumluluğu yok. Kısacası büyükşehirlerde gayri resmi otoparklardan diğer adıyla değnekçilerden bir farkı yok.
Hoşça ve DOSTÇA Kalın…