Bildiğiniz her şeyi unutun, Kafanızdaki komplo teorilerini bir kenara bırakın. Dış politikalar ve stratejileri kafanızdan silin ve kafanızı kaldırın ve orta doğu ülkelerine bakın. Tamamen insani duygularla, basit bir insan olarak…
Gözlerinizi kapatın ve bir anlık da olsa o coğrafyalarda yaşadığınızı düşünün. Açlık, susuzluk, yokluk, yoksulluk. Daha da kötüsü sürekli ölümle iç içe, kol kola yaşıyorsunuz. Hiç tanımadığınız ve muhtemelen de sizi tanımayan askerler tarafından sürekli ateş altındasınız. Tek suçunuz o coğrafya da dünyaya gelmek. Şehrinizin üzerine varil bombaları boşaltıyorlar. Her yer yerle yeksan. Çocuğunuz size ne olduğunu soruyor. Verecek cevabınız yok. Korkuyorum diyor. Korkma diyecek bir cümleniz yok. Yüzlerce insanın ve çocuğun öldürüldüğüne şahitlik ediyorsunuz. Gidecek ve sığınacak bir yeriniz yok. Çaresizlik içinde bombardımanın durmasını bekliyorsunuz. Kendi canınızdan korkunuz yok. Ya siz ölürseniz geride kalan aileniz ve çocuklar ne olacak.
Herkes kendince sizin içinde yaşadığınız cehenneme sebepler ve bahaneler üretiyor. Kimi demokrasi getirdik diyor. Kimi üzerinde yaşadığınız toprak parçasının derdinde, kimi yaşanılanlara petrol kavgası diyor. Kimi ise dinler arası savaş. Ama kimse görmüyor bunca olayların arasında cehennemi yaşayan insanları ve çocukları. Koca koca adamlar milyon dolarlık toplantı salonlarında sizin hakkınızda kararlar alıyor. Hem de sizi hiç düşünmeden sizin yaşadığınız coğrafyanın nerede olduğunu bilmeden. Koskoca dünya da yapayalnızsınız. Tüm dünya üç maymunu oynuyor. Tüm dünya televizyonları 30 saniyelik haberlerle ya da alt yazılarla sizden bahsediyor. Sizin ülkenizden, sizin cehenneminizden. “Son yapılan bombardımanda üç yüz kişi hayatını kaybetti çok sayıda yaralı var”. Diyor. Ne kadar kolay diyor, üç yüz kişi.
Tecavüze uğramış kadınlarınızın çaresizliğini neşrediyorlar televizyonlarda. Bir kadın çıkıyor ortaya, düşman askerleri tarafından tecavüze uğradığını ve karnında düşmanın çocuğunu taşıdığını söylüyor. Bu çocuğu doğurmak istemediğini haykırıyor etrafa. Bilirim, intihar ederek ölmek Rabbimin razı gelmediği bir ölüm. Diyor. Sonra ise beni siz öldürün kardeşlerim diye haykırıyor etrafındaki insanlara, yalvarıyor, ayaklarına kapanıyor. Herkes buz kesiyor. Lal oluyor diller. Keşke o anda yer yarılsa da yerin dibine geçse insanlık.
Bu yaşanılanları neyle açıklayabilirisiniz. Savaş, işgal, zulüm, petrol kavgası ya da bir bebeğinin ölümünü ne ile açıklarsınız. Kendinizi nasıl avutursunuz. Var mı bu yaşanılanlara tercüman olacak bir söz. Herkes sizi seyrediyor fakat sizi gören yok. Fotoğrafı parçalamışlar. Kimse birleştiremiyor. Kimse göremiyor bu coğrafyalarda yaşayan insanları ve çaresizliklerini. Tüm dünya insanları aynı cenneti düşlüyor. Fakat dünya çıkarları için, kendi vatandaşları ya da kendileri daha iyi bir yaşam sürsün diye aynı cana sahip binlerce cana kıyılıyor. Bunun adına da dikta yönetiminden demokrasiye geçiş deniliyor. Şimdilik.
Hoşça ve Dostça KALIN…